5 Eylül 2011 Pazartesi

yüksekova atölyesi günlüğü

Yüksekova'da bugün iki ayrı yerden 'savaşa hayır' yürüyüşleri düzenlendi ve sanırım bundandır ki pek çok katılımcı atölyede yoktu. Hep tedirgin olduğumuz bu kentte buna benzer aksilikler kaçınılmaz oluyor. Yine de gelebilen genç dostlarımla buluştuk ve iki saat boyunca sohbet ettik. Küçük bir yer burası ama son derece hareketli. Gün boyunca farklı yerlerde farklı etkinlikler bir arada yaşanabiliyor. Daha önce de dediğim gibi sonbaharın yarattığı bir telaş hali var her yerde, okul, kış, ayrılık, kavuşma hazırlıklar.
Biz de atölyede telaşlıyız çünkü sona yaklaştık ve son hazırlıkları yapıyoruz. En son katılan Erkan ile daha çok ilgileniyorum şu aralar. İlgili ve başarılı bence. Gazeteci olmak istiyor ve sanırım iyi bir gazeteci olacak.
Buradaki atölyede birkaç kişinin dışınca herkes hikayesini tamamladı diyebilirim. Şimdi metinlerini oluşturmakla meşguller. Herkes fotoğrafladığı projesini metne dönüştürüyor şu aralar.
Atölyeden sonra Selim amca ile Gever Kültür Merkezi'nde oturup biraz sohbet ettik. Aslında oldukça uzun bir sohbetti çünkü onunn anlatacağı, benim soracağım çok şey vardı. Her buluşmamız böyle zaten. Bildiklerini çevresiyle paylaşmaktan son derece keyif alan bir insan. Bize Koma Bertav /Güneşe Duranlar müzik grubunun üyeleri de katıldı. Bence yakınca kaydını yapacakları Jiyana Azad parçası çok iyi bir çıkış yapacak. Ben çok etkilendim. İçime işledi.
Selim Amcayla belki ileride eski Yüksekova'yı anlatan bir kitap çalışması yapabiliriz. Ben kimi görüşmelere başladım zaten. Hatırlamak iyidir. Hatırlatmak da.
Gün içinde yaşadığım en iyi anlardan bir diğeri de atölye katılımcılarından Hamit'in çalıştığı ekmek fırınında yaşadıklarım. Lavaş ekmek, peynir ile çay, uzun bir zamandır aradığım sofraydı. Hamit bunun için davet etti ben de tadını çıkardım. Oradayken de biz yine iş konuştuk: şu açıdan iyi bir fotograf olabilir diye başladım sonra kendimizi dışarıda bulduk. Şurdan burdan gibi gibi.
Atölyeler iyi bir süreci yaşattı. Hem bana hem katılımcılara. Aslında onlara katılımcı demek doğru değil onlar bu işin çok değerli bir parçası hatta benim için bu çalışmanın esas nedeni. Onun içindir ki herbiri benim kendi evrenimin birer parçası.
Bu çalışmalar sıklaştırılmalı, desteklenmeli ve önemsenmeli. Mevcut yöntemlerin tamamı aksine gereksiz, anlamsız ve aptalca. Hayat bir biçimde akıp gidiyor ve insanlar kendi yollarını bulmaya çalışıyor doğal olarak. Eğitim saçma sakat, sosyal alan yok, sanatsal ve kültürel çalışmalar yok, ilgi yok yok yok...
Yok olan şey, en büyük risktir. Riskli hayatlar ne güzel!!!
Buraların dışında her kent sahte cennetlere dönüştürülürken belki yapay fıskiyelerin yerine bile bu kentlerin yazgısı değiştirilebilir. Ama kime dert!!! Bu yanlızlık ve yalıtılmıştık, insanlığın ilk günahı gibi; derin, sarsıcı. ve bunun ceremesini birileri çekecektir birgün.
Yapar cenntelerin aksine, burası, bütün yanlızlığına ve yalıtılmışlıgına rağmen benim ve daha nicelerinin en kutsal mekanıdır. Görüp görebileceğimiz cennetimiz.

 ishak kalac

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder