30 Ağustos 2011 Salı

27.agustos c.tesi batman günlüğü


Bugün Özcan abilerinden gelişinden sonraki ilk oturum olması nedeniyle önemliydi çünkü arkadaşlarımızın eksiklerini anlayıp anlamadıkları görecektim getirdikleri fotoğraflara bakarak. Bir de misafirlerimiz olacaktı. Öykü ve roman yazarı Yavuz Ekinci ve yine öykü yazarı Mehmet Şarman birlikte bugünkü oturumun 1 saatlik bölümünde genç arkadaşlarımıza kısaca bir öyküyü anlatırken yada yazarken neleri bilmeleri gerektiği ve nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini anlatacaklardı. Çünkü artık fotoğraflama işi nerdeyse bitiyordu bir de fotoğrafla anlattıkları hikayelerinin kahramanlarını ya da işlerinin hikayelerini yazmalarını istiyorduk. Belki de zor ve zahmetli bir iş istiyorduk 12-15 yaşlarındaki katılımcılarımızdan ama başarabileceklerine hep inandım ben. Yeter ki onlara nasıl yapılması gerektiğini doğru bir şekilde verebilmeyi başarabilelim biz. Bu yüzden de bu işi eniyi bilenleri davet etmiştim.
Her zamanki gibi saat 10:30’da atölyeye gittiğimde katılımcıları merdiven girişinde beni bekliyor olarak gördüm bu sefer de benden önce gelmişlerdi. Bu da ayrıca mutlu ediyordu beni çünkü benden ve atölyeden sıkılmadıklarının göstergesi olarak kabul ediyordum bu sürekli devamlılığı ve saatinde gelişleri.

Hemen işe koyulmak istiyordum ama sorular bitmek bilmiyordu. Mardin’deki arkadaşlarını soruyolardı, Şırnak’taki arkadaşlarını ve özelikle İshak abilerini çünkü onunla tanışmışlardı. Benden bir yandan artık atölyedeki yardımcım diyebileceğim Serdar’a fotoğraf makinalarındaki fotoğrafları herkese bir klasör hazırlayarak bilgisayara kaydetmesini istedim o bu işi yaparken ben de diğer arkadaşların sordukları sorulara cevap yetiştirerek Mardin ve Şırnak atölyesindeki arkadaşları ve çalışmaları hakında cevaplar yetiştirerek bilgilendirmelerde bulundum ilk yarım saatten sonra gelen fotoğraflara baktık hep beraber misafirlerimiz de gelmişti. ama sadece izliyorlardı çünkü son saat onlara ayrılmıştı. Fotoğraflara baktığımda gelen fotoğrafların artık gelişi güzel çekilen fotoğraflar olmadığını gördüm bu da bana bu tür atölyelerde mümkün olduğu kadar konuyla ilgili farklı kişilerin 1 saatlik de olsa gelip düşüncelerini paylaşmasının daha faydalı olacağını göstermiş oldu. Çünkü sadece çalışmalarının eksik kalan bölümleriyle ilgili fotoğraflar çekilmişti genç arkadaşlarımız tarafından. Süremiz dolduktan sonra sözü konuk yazarlarımıza bırakarak ben de genç arkadaşlarımın arasında yerimi alarak dinlemeye koyuldum ve notlar almaya başladım. Yavuz ve Mehmet arkadaşlarım bir öykü anlatılırken mutlaka bir karaktere, mekana, zaman ve olaya ihtiyaç olduğunu ve bunların birbiriyle ilşkilerinin nasıl kurulması gerektiği üzerine 1 saatlik belki kısa ama çok faydalı olduğunu düşündüğüm bilgileri en basite indirerek vermeye çalıştılar soru ve cevaplarla tartışarak. Her iki arkadaşıma da teşekkür ediyorum katkılarından dolayı. Süremiz dolduğunda çocuklar günlüklerini yazmaya biz de yazar arkadaşlarla atölyenin kritiğini yapmaya başladık ve pazar günü bayram nedeniyle atölyede çalışma olmayacağını ama mutlaka bu boşlukta sürekli yazmalarını ve çalışmalarıyla yeni fotoğraflar çekmelerinin ne kadar önemli olduğunun altını çizerek anlatmaya çalıştık ve vedalaştık. Önümüzdeki c. tesi buluşmak üzere hoşçakalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder